23 Ekim 2019 Çarşamba

Sudak Balığı ZANDER







Sudak Balığı

Tatlı Su Levreği

ZANDER




Ülkemizde çeşitli isimlerle anılan, Levrekgiller ailesinin bir üyesi Sudak balığına, farklı yörelerde  Ak levrek, Dişli, Tatlı su levreği, Köstereç ve genelliklede #Sudak denilmektedir. Latince adı: Sander Lucioperca'dır.



Avrupa da ortalama bir Sudak balığı 3-4 kg arasında gelmektedir, ülkemizde ise ortalama bir sudak balığı 1 kg dahi ulaşamamaktadır bu nedenle sizleri yakala bırak yapmaya davet ediyorum.



IGFA kayıtlı Sudak balığı rekoru İsviçre'deki Lago Maggiore gölünde yakalandı 11.48 kg ağırlığında ve 120cm uzunluğunda gelen bu balık tabiki benimde hayallerimi süslüyor.



Sudak balığı bildiğim ve tahmin ettiğim kadarıyla özellikle Tatlı sularda Levrek ailesinin bilinen en büyük yakışıklı ve etkileyici üyesi.



Güçlü kaslı bir vücuda ve çok keskin dişlere sahiptir, sırt rengi hakiye, alt göbek bölümü krem rengine çalar ve dikey yanal çizgileri vardır. Uzun ve güçlü çenesindeki sivri dişlerle avladığı balığı mideye indirmeden önce etkisiz hale getirir.



Genç sudak balıkları sürüler halinde devriye gezerken, iri olan bireyler sürüden yavaş yavaş ayrılmaktadır irileştikçe ve kilosu arttıkça bir canavara dönüşür.




Sudak balıklarını yakala bırak yapmanızı tavsiye ediyorum fakat şöylede bir durum var; Avrupa'nın bazı bölgelerinde yakaladığınız Sudak balığını tekrardan suya iade etmek yada yakalayıp farklı bir göle nakletmek suç sayılıyor sebebine gelecek olursak bu balık potansiyel sakıncalı bir tür yani kısacası önüne gelen ve hareket eden yada onu rahatsız eden her şeyi mideye indirmesidir.



Sudak balığını kısaca tanıdık, peki bu balığı nasıl yakalarız ?





Benim gözlemlerime göre Sudak balığı çok sıcak havalarda avı çok verimli olan bir balık türü değil özellikle ilk bahar ve son bahar aylarında akıntısı olan serin sularda bizleri mutlu ediyor.



Özellikle alaca karanlık ve şafakta çok aktif olarak avlanmaya çıktıklarını düşünüyorum bu saatleri tercih etmekte fayda var.



Sudak balıkları genelde akıntılı ama çok coşkun olmayan ve suyun renginin çamura çaldığı ve renk değiştirdiği noktaları avlanmak için değerlendiriyorlar.



Sudak balığı aşırı etçil bir tür olarak zaten dikkatleri üzerine çekiyor ve bu sebepten dolayı yılın her zamanı, belli bir kesim tarafından
en iyi avı canlı yada ölmüş balıkla yapılıyor. Mevsimsel değişikliklere bağlı sahte balıklarla ve kandırıcılar la da avı çok verimli geçiyor.



Tecrübelerime göre sudak balığı avı en güzel silikon sahteler le yapılıyor suyun rengine ve havanın durumuna göre silikonumuzun rengini belirleyip bu balıkları avlamak mümkün ama önce nerelerde olduğunu bulmak lazım tabiki.



Sudak avlarken standartlara yakın bir spin takımı kullanabiliriz.



Ben sudak avlarken Light bir kamış, 1000lik kısa devirli bir makine ve ip misinaya leader montajı yaparak, yeşil simli silikonlarla çok iyi verim alıyorum.



2008 yılından beri söylediğim gibi

Edebiyle avlanan, avına ve avlağına saygı duyan sahip çıkan bütün olta balıkçısı dostlara Rast gelsin dileklerimle.





15 Nisan 2019 Pazartesi

Rekor Abant Alası, (Salmo Trutta Abanticus)


  Rekor Abant Alası, (Salmo Trutta Abanticus)

Benim Abant Alasıyla ilk tanışmam ve ilk karşılaşmam Abant'ın çok uzaklarında Çankırı'da bir gölde gerçekleşti. Yıl 2013 aylardan Temmuz fakat bulunduğumuz bölgede gece Ocak ayını aratmıyordu o gün soğuktan korkmam gerektiğini anlamıştım.
Çok büyük bir ateş yakmış başına toplanmıştık, nerden baksan Ankara'dan 15 kişi var muhabbet belli Abant alası ama çoğu sazancı ağabeyler.  Onlardan bilgiler almaya çalışıyorum onlarda bildiklerini anlatıyor ama hep yanlış anlatmışlar canları sağ olsun.



Gece herkese çadırına çekildi kimide arabasına. Hiç unutmadığım bir gece temmuzda bu kadar üşüyeceğim aklıma gelmemişti çadırda duramadım tekrardan ateşin başına geldim arabalardan birinin bagajında yer halısı vardı onu aldım içinde yuvarlandım ve bir şekilde sabahın ışıklarına ulaştım.


Neredeyse herkes yemli atıyordu ben Kastmaster ve döner kaşıklarla şansımı zorluyordum. Bir kaç saat sonra dip oltaları çalışmaya başladı bir kaç tane sazan ve büyük merakla beklediğim bir kaç Abant alası buradaki Abant alabalıkları hiç fotoğraftakilere benzemiyordu çok açık renkleri vardı.
İlerleyen saatlerde akşam suyunda ufak bir Abant alası kandıra bilmiştim şükürler olsun çok güzel hatıra fotoğraflarını çekip rahatlamıştım sonunda.



Bir sonraki yıl 2014 te ilk defa Abant'a sezon açılışına gidiyoruz saatlerce zorlamamıza rağmen  oltamı ziyaret eden bir şey maalesef yoktu. Ertesi sabah pazar günü aynı noktaları yoklarken Bolu'dan Türsan Abiyle tanıştık hemen yanımda 35 cm civarı harika bir balık kandırdı yanımda Erdem ve Kadir Abi vardı kendimiz yakalamış kadar sevinmiştik.


Bir kaç hafta sonra dayanamayıp tekrardan Abant'a doğru yola koyulduk. Sabahın ilk ışıklarında at çek yapmaya başlamıştık öğlene doğru Abant alasının hayır diyemeyeceği aksiyonu hareketleri bulmuş ve 2 yakışıklı kandırmıştık.

2017 yılında ailemle birlikte yaptığımız 3 günlük kampta, Ülkemizin cennet köşelerinden bir noktada da çok güzel Abant alaları yakaladım ve tekrardan suya iadesini gerçekleştirdim. Buradaki balıklar diğer göllere kıyasla çok daha vahşi ve agresifti. Daha sonraki denemelerimde de gördüm ki  günün belli bir saati dışında katiyen kandırmak mümkün olmuyordu. 


En son geçen sene 2018 yılı sezon başlarında 2.defa denememizde aynı noktadan 2 yakışıklı daha kandırmış çok mutlu olmuştuk ama bir türlü aradığım Trofeyi bulamamıştım. Aslına bakarsanız bulmakta imkansız gibi bir şeydi çünkü en son iri balıklar yakalanalı üzerinden nerden baksanız on beş yıl geçmişti.


O zamanlar bu kadar olta balıkçısı yok, ekipman sıkıntısı var ama şimdilerde isteyen istediği malzemeye ve istediği avlağa kolayca ulaşıyor yani insanlar çoğaldıkça balık popülasyonu azalıyor ve dolayısıyla iri balık yakalama olasılığı da ortadan kalkıyordu neredeyse.


Gel zaman git zaman Yıl 2019 u gösteriyor aylardan Nisan gündemde yine Alabalık var, ekip olarak Karadeniz'in doğusuna  bir seyahat yapmayı planlıyoruz ama çok değerli dostlarımızdan gelen istihbarat doğrultusunda yönümüzü biraz kuzeye çevirip planı erkene alıp yola koyuluyoruz.
Haberi aldığımdan beri gözüme uyku girmiyordu ve olacaklar bir bir gözümün önünden şerit gibi geçiyordu neler olacak bitecek biliyordum desem inanın abartmış olmam, çünkü yıllardır bekliyordum bu balığı şükürler olsun oda beni beklemiş, bu trofenin doğumu aşağı yukarı benim Abant alasına merak saldığım ilk anlara denk geliyordu tahminlerime ve araştırmalarıma göre...






Alabalığı en çok emek veren, gönül veren, araştıran hak eder ve hak ettiğini alır. Dediğim gibi ekip olarak Karadeniz'in doğusuna  bir seyahat yapmayı planlıyorduk  gündemde alabalık olduğu için  aklımda bir çok mera vardı fakat bu sefer farklı bir meradan farklı bir telden çalayım istedim ve bu şekilde organize olmamızı sağladım.


Değerli kardeşim Ömer ve Sacid le rotamızı çizdik planımızın üzerinden tekrardan detaylı bir şekilde geçtik. Planı yaptık yapmasına ama beni durdurabilene aşk olsun. Sizlere yemin olsun neredeyse kalbim bedenimi parçalayacak yerinden çıkıp gidecek duruma gelmişti. İçimden bir ses haydi Fırat haydi o balık seni daha fazla bekleyemeyecek. Hava şartlarını da göz önünde bulundurarak planımızı yol arkadaşlarımında rızasıyla daha erkene alıp, sağ olsun değerli gönül dostlarımızın da  yönlendirmesiyle mekana sağ salim vardık.


Yoldayken avlayacağımız merada anlık durum kontrolünü oradaki gönül dostları sayesinde sağlıyor ve kafamda yapmamız gerekenleri inşa ediyor ve not alıp arkadaşlarımla paylaşıyordum hemde olacakları bile önceden tahmin edip.


Yolumuz uzun muhabbetler koyu eskiler yad ediliyor. Merada olacaklar bir bir gözümün önünden geçiyor o ara orman yoluna girdik zifiri karanlık var içime doğdu Sacide ilk balığı sen alacaksın dedim inanır gibi yaptı güldü.


Meraya vardığımızda aldık sazlarımızı elimize bildiğim notaları tıngırdattım ve ortaya çıkan tınılar doğrusu beni bile şaşırttı. Ben çaldım Sacid oynadı, sacid çaldı ben söyledim, belki dünyaca ünlü bir virtüoz değildik ama her daim yakışanı yapıyorduk Allah'ın izniyle. Daha ilk günün  ilk ışıkların da dediğim gibi Sacid güzel bir balık kandırmıştı bir kaç saat sonra bende bir yakışıklı kandıra bilmiştim bu şimdiye dek yakaladığım en iri Abant alasıydı bu arada balıkları hatıra fotoğrafları aldıktan sonra saldığımızın da altını çizmek isterim.


Az ileride bize doğru gelen balıkçıların değerli dostlar Uğur ve Birol Abi olduğunu görünce neşemiz dahada yerine gelmişti ufak bir hasret giderme faslının ardından hepimiz ava devam etmek için sıcak noktalara geçtik. Günün ilerleyen saatlerinde meranın sakin bir köşesinde, Atilla kardeşim ve Abdullah abiyle buluştuk ekip olarak muhteşem bir sabah kahvaltısı yaptık ateş başında demli çay muhabbetiyle akşamı bulmuştu saatler ve akşam suyu yapmak için harekete geçtik.


Akşam suyunda aradığımızı pek bulamasak ta keyifli vakit geçirdik. Diğer ekip meradan ayrılmak için toparlanıp bizimle vedalaşıp harekete geçti. Biz bir kaç gün buralarda olacaktık, ertesi gün sabah suyuna daha dinç olabilmek adına yakınlardaki bir kasabada mis gibi bir çorba içip, çok şirin bir apart otelde konaklayıp ertesi gün sabah suyuna geçtik.


Bu sabah çok daha soğuktu kamışların yüzükleri donuyor iplerimiz yüzüklere yapışıp maalesef bize atış imkanı vermiyordu. Zorda olsa bir şekilde atışlar yapıp merada sıcak noktaları yokluyorduk. Rabbime şükürler olsun efsane bir vuruş ve balık oltada, bir önceki gün yakaladığımız tosunlara hiç ama hiç benzemiyordu kafa darbeleri. Bu sefer oltada tosun paşa vardı inanın balığın attığı kafaları bedenimde hissediyordum sanki beni dövüyordu bu balık, uzun süren dövüşün ardından değerli kardeşim Saco büyük bir ustalıkla  balığı kepçeliyebilmişti nihayet.


İnanın o anları dile getirmeyi anlatmayı çok isterdim sizlere ama maalesef anlatmak çok zor. Gölün canavarı, kralı kollarımdaydı harika fotoğraf kareleri çekmiştik. Sonrasında kandırdığımız balıkları da salıp çayımızı demledik menemenimizi yapıp bir güzel yedik içtik ve dönüş yoluna geçtik inanın bir hafta kendime gelememiştim bu balık hayatımın en değerli balıkları arasında  en üst sıradaydı.


Abant Alabalığı hakkında teknik olarak neler tecrübe ettiğimizi anlatmak gerekirse; diğer alabalıkların aksine çok ama çok hantal bir yapıya sahip olduğunu gözlemledim diyebilirim yapay yemlere saldırı ve takip anında çok nazlı ve bir o kadar da vahşi. 
Balık yemi kaptığında bir timsah gibi olduğu yerde dönerek kurtulmaya çalışıyor ve delirmişcesine ipimizi ya da misinamızı bedenine doluyor.
Özellikle günün il saatlerinde ve akşam hava kararmadan bir kaç saat önce aktif olarak avlanmaya çıkıyorlar. Oltamızın ucundaki yapay yemleri uzun süre takibe aldıkları için ip kullanıyorsak öncü misina (leader) şart bu avın skorunu ve şansını oldukça arttırıyor.


Salmo Trutta Abanticus (Tontonese, 1954) Ülkemizde sadece Abant gölü, Yedigöller ve çevresindeki kaynaklarda yaşayan endemik bir formdur (Emre ve Kürüm, 1998). Genel özellikleri bakımından dere alabalığına benzeyen, dere alabalığının Abant gölünde izole olmuş bir varyetesidir (Çelikkale 1994).
Her ülkenin kendine özgü coğrafik ve iklimsel koşullarına uyum sağlayabilen endemik canlı türleri bulunabilmektedir. Yurdumuzda da Abant gölünde, Yedigöller ve civarındaki derelerde bulunan ve yaşadığı bu bölgeye adapte olan Abant alabalığı (Salmo trutta abanticus) korunması gerekli olan önemli endemik türlerimiz arasında yer almaktadır. Abant alabalığı endemik olduğu bölgede, doğal yumurtlaması yanında Çevre ve Orman Bakanlığına bağlı alabalık üretme istasyonlarında yapay üretimi de yapılmakta olup doğal populasyon desteklenmektedir.


Bu işlere heveslenen arkadaşlarım, kardeşlerim ve abilerim o tertemiz yüreğinizi emeğe saygıyla, sevgiyle ve adamlıkla doldurmadığımız sürece sadece ve sadece 'ses'  çıkartırsınız onunda adı müzik olmaz bilmem anlatabildim mi? 


Edebiyle avlanan avına ve avlağına saygı duyan değerli dostlara Rast gelsin...

23 Ocak 2019 Çarşamba

Antalya Balık Avı

Biz dört kişiydik:
Rıza, Zafer, Evren ve Ben.
Dört ağız... Dört Deli yürek... Dört yeminli fişek...
Adımız belâ diye yazılmıştı dağlara, taşlara
Boynumuzda ağır vebal,
Koynumuzda çapraz tüfek!
Şaka şaka 😂 dört tane normal yurdum insanıyız biz. Akdeniz’de değerli bir dostumuz Bayram’ın yanına misafirliğe doğru yola çıktık, hepimizin ortak derdi balık yakalamak. 😁
Keyifli geçen 5-6 saatlik yolculuğun ardından kaptanımız bizi karşılıyor, gün doğarken açılıyoruz Akdeniz’in maviliklerine. Sağ olsun Muharrem amcamız bize mis gibi çay demlemiş çaylarımızı içerken kendimize gelmeye başladık.


Bazı noktalarda canlı yem, bazı noktalarda jig, bazı noktalarda da #Fiiishsilikon ile merayı yoklamayı planlıyoruz.
Gridalar, pörtlekler, yazılılar ve baloncuklar 🧐
Evren kardeşim pimi çekilmiş el bombası gibiydi, daha günün ilk saatlerinde arka arkaya ortaya karışık bir şekilde buzluğu doldurmuştu.
Zafer abi yeni oluşturduğu slow jig takımıyla zorlu bir sınavdan geçiyor ve günün ilerleyen saatlerinde Show a başlıyor verdiği aksiyonlarla hem bizi hem balıkları mest ediyordu.
Balık profesörü Rıza baba yeni geliştirdiği sistemleri deniyor ve bundan da fazlasıyla keyif alıyordu, enerjisi bitmek bilmiyordu Allah başımızdan eksik etmesin.


İlk günün son saatlerine doğru beklenen an geliyor ve Muharrem amcanın büyük bir ustalıkla hazırladığı canlı takımına bindirdiğimiz devi çekmek bana nasip oluyordu. Tekrar tekrar sonsuz teşekkürler Sezar’ın hakkı Sezar’a 🙏🏻

Harika fotoğraflar, bomba videolar ve efsane balıklarla bir maceranın sonuna geliyoruz.
Değerli ekip arkadaşlarıma, bizi misafir eden değerli dostum Bayram Şak’a ve Muharrem Şak’a sonsuz teşekkürler.

Edebiyle avlanan avına ve avlağına saygı duyan bütün dostlara Rast gelsin dileklerimle.
Kullanılan ekipmanlar;