Rekor
Abant Alası, (Salmo Trutta Abanticus)
Benim
Abant Alasıyla ilk tanışmam ve ilk karşılaşmam Abant'ın çok uzaklarında
Çankırı'da bir gölde gerçekleşti. Yıl 2013 aylardan Temmuz fakat bulunduğumuz
bölgede gece Ocak ayını aratmıyordu o gün soğuktan korkmam gerektiğini
anlamıştım.
Çok büyük bir ateş yakmış başına toplanmıştık, nerden baksan
Ankara'dan 15 kişi var muhabbet belli Abant alası ama çoğu sazancı
ağabeyler. Onlardan bilgiler almaya çalışıyorum onlarda bildiklerini
anlatıyor ama hep yanlış anlatmışlar canları sağ olsun.
Gece herkese çadırına çekildi kimide arabasına. Hiç unutmadığım
bir gece temmuzda bu kadar üşüyeceğim aklıma gelmemişti çadırda duramadım
tekrardan ateşin başına geldim arabalardan birinin bagajında yer halısı vardı
onu aldım içinde yuvarlandım ve bir şekilde sabahın ışıklarına ulaştım.
Neredeyse herkes yemli atıyordu
ben Kastmaster ve döner kaşıklarla şansımı zorluyordum. Bir kaç saat sonra dip
oltaları çalışmaya başladı bir kaç tane sazan ve büyük merakla beklediğim bir
kaç Abant alası buradaki Abant alabalıkları
hiç fotoğraftakilere benzemiyordu çok açık renkleri vardı.
İlerleyen saatlerde akşam suyunda ufak bir Abant alası kandıra
bilmiştim şükürler olsun çok güzel hatıra fotoğraflarını çekip rahatlamıştım
sonunda.
Bir sonraki yıl 2014 te ilk
defa Abant'a sezon açılışına gidiyoruz
saatlerce zorlamamıza rağmen oltamı ziyaret eden bir şey
maalesef yoktu. Ertesi sabah pazar günü aynı noktaları yoklarken Bolu'dan
Türsan Abiyle tanıştık hemen yanımda 35 cm civarı harika bir balık kandırdı
yanımda Erdem ve Kadir Abi vardı kendimiz yakalamış kadar sevinmiştik.
Bir kaç hafta sonra dayanamayıp tekrardan Abant'a doğru yola
koyulduk. Sabahın ilk ışıklarında at çek yapmaya başlamıştık öğlene doğru Abant
alasının hayır diyemeyeceği aksiyonu hareketleri bulmuş ve 2 yakışıklı
kandırmıştık.
2017 yılında ailemle birlikte yaptığımız 3 günlük kampta, Ülkemizin cennet köşelerinden bir noktada da çok güzel Abant alaları yakaladım ve tekrardan suya iadesini gerçekleştirdim. Buradaki balıklar diğer göllere kıyasla çok daha vahşi ve agresifti. Daha sonraki denemelerimde de gördüm ki günün belli bir saati dışında katiyen kandırmak mümkün olmuyordu.
En son geçen sene 2018 yılı sezon başlarında 2.defa denememizde
aynı noktadan 2 yakışıklı daha kandırmış çok mutlu olmuştuk ama bir türlü
aradığım Trofeyi bulamamıştım. Aslına bakarsanız bulmakta imkansız gibi bir
şeydi çünkü en son iri balıklar yakalanalı üzerinden nerden baksanız on beş yıl
geçmişti.
O zamanlar bu kadar olta balıkçısı yok, ekipman sıkıntısı var ama
şimdilerde isteyen istediği malzemeye ve istediği avlağa kolayca ulaşıyor yani
insanlar çoğaldıkça balık popülasyonu azalıyor ve dolayısıyla iri balık
yakalama olasılığı da ortadan kalkıyordu neredeyse.
Gel zaman git zaman Yıl 2019 u gösteriyor aylardan Nisan gündemde
yine Alabalık var, ekip olarak Karadeniz'in doğusuna bir seyahat yapmayı
planlıyoruz ama çok değerli dostlarımızdan gelen istihbarat doğrultusunda
yönümüzü biraz kuzeye çevirip planı erkene alıp yola koyuluyoruz.
Haberi aldığımdan beri gözüme uyku girmiyordu ve olacaklar bir bir
gözümün önünden şerit gibi geçiyordu neler olacak bitecek biliyordum desem
inanın abartmış olmam, çünkü yıllardır bekliyordum bu balığı şükürler olsun oda
beni beklemiş, bu trofenin doğumu aşağı yukarı benim Abant alasına merak
saldığım ilk anlara denk geliyordu tahminlerime ve araştırmalarıma göre...
Alabalığı en çok emek veren, gönül veren, araştıran hak eder ve
hak ettiğini alır. Dediğim gibi ekip olarak Karadeniz'in doğusuna
bir seyahat yapmayı planlıyorduk gündemde alabalık olduğu için
aklımda bir çok mera vardı fakat bu sefer farklı bir meradan farklı bir telden
çalayım istedim ve bu şekilde organize olmamızı sağladım.
Değerli kardeşim Ömer ve Sacid le rotamızı çizdik planımızın
üzerinden tekrardan detaylı bir şekilde geçtik. Planı yaptık yapmasına ama beni
durdurabilene aşk olsun. Sizlere yemin olsun neredeyse kalbim bedenimi
parçalayacak yerinden çıkıp gidecek duruma gelmişti. İçimden bir ses haydi
Fırat haydi o balık seni daha fazla bekleyemeyecek. Hava şartlarını da göz
önünde bulundurarak planımızı yol arkadaşlarımında rızasıyla daha erkene alıp,
sağ olsun değerli gönül dostlarımızın da yönlendirmesiyle mekana sağ salim
vardık.
Yoldayken avlayacağımız merada anlık durum kontrolünü oradaki
gönül dostları sayesinde sağlıyor ve kafamda yapmamız gerekenleri inşa ediyor
ve not alıp arkadaşlarımla paylaşıyordum hemde olacakları bile önceden tahmin
edip.
Yolumuz uzun muhabbetler koyu eskiler yad ediliyor. Merada
olacaklar bir bir gözümün önünden geçiyor o ara orman yoluna girdik zifiri
karanlık var içime doğdu Sacide ilk balığı sen alacaksın dedim inanır gibi
yaptı güldü.
Meraya vardığımızda aldık sazlarımızı elimize bildiğim
notaları tıngırdattım ve ortaya çıkan tınılar doğrusu beni bile şaşırttı. Ben
çaldım Sacid oynadı, sacid çaldı ben söyledim, belki dünyaca ünlü bir virtüoz
değildik ama her daim yakışanı yapıyorduk Allah'ın izniyle. Daha ilk
günün ilk ışıkların da dediğim gibi Sacid güzel bir balık kandırmıştı bir
kaç saat sonra bende bir yakışıklı kandıra bilmiştim bu şimdiye dek yakaladığım
en iri Abant alasıydı bu arada balıkları hatıra fotoğrafları aldıktan sonra
saldığımızın da altını çizmek isterim.
Az ileride bize doğru gelen balıkçıların değerli dostlar Uğur ve
Birol Abi olduğunu görünce neşemiz dahada yerine gelmişti ufak bir hasret
giderme faslının ardından hepimiz ava devam etmek için sıcak noktalara geçtik.
Günün ilerleyen saatlerinde meranın sakin bir köşesinde, Atilla kardeşim ve
Abdullah abiyle buluştuk ekip olarak muhteşem bir sabah kahvaltısı yaptık ateş
başında demli çay muhabbetiyle akşamı bulmuştu saatler ve akşam suyu yapmak
için harekete geçtik.
Akşam suyunda aradığımızı pek bulamasak ta keyifli vakit geçirdik.
Diğer ekip meradan ayrılmak için toparlanıp bizimle vedalaşıp harekete geçti.
Biz bir kaç gün buralarda olacaktık, ertesi gün sabah suyuna daha dinç
olabilmek adına yakınlardaki bir kasabada mis gibi bir çorba içip, çok şirin
bir apart otelde konaklayıp ertesi gün sabah suyuna geçtik.
Bu sabah çok daha soğuktu kamışların yüzükleri donuyor iplerimiz
yüzüklere yapışıp maalesef bize atış imkanı vermiyordu. Zorda olsa bir şekilde
atışlar yapıp merada sıcak noktaları yokluyorduk. Rabbime şükürler olsun efsane
bir vuruş ve balık oltada, bir önceki gün yakaladığımız tosunlara hiç ama hiç
benzemiyordu kafa darbeleri. Bu sefer oltada tosun paşa vardı inanın balığın
attığı kafaları bedenimde hissediyordum sanki beni dövüyordu bu balık, uzun süren
dövüşün ardından değerli kardeşim Saco büyük bir ustalıkla balığı
kepçeliyebilmişti nihayet.
İnanın o anları dile getirmeyi anlatmayı çok isterdim sizlere ama
maalesef anlatmak çok zor. Gölün canavarı, kralı kollarımdaydı harika fotoğraf
kareleri çekmiştik. Sonrasında kandırdığımız balıkları da salıp çayımızı
demledik menemenimizi yapıp bir güzel yedik içtik ve dönüş yoluna geçtik inanın
bir hafta kendime gelememiştim bu balık hayatımın en değerli balıkları
arasında en üst sıradaydı.
Abant Alabalığı hakkında
teknik olarak neler tecrübe ettiğimizi anlatmak gerekirse; diğer alabalıkların
aksine çok ama çok hantal bir yapıya sahip olduğunu gözlemledim diyebilirim
yapay yemlere saldırı ve takip anında çok nazlı ve bir o kadar da vahşi.
Balık yemi kaptığında bir
timsah gibi olduğu yerde dönerek kurtulmaya çalışıyor ve delirmişcesine ipimizi
ya da misinamızı bedenine doluyor.
Özellikle günün il saatlerinde ve akşam hava kararmadan bir kaç
saat önce aktif olarak avlanmaya çıkıyorlar. Oltamızın ucundaki yapay yemleri
uzun süre takibe aldıkları için ip kullanıyorsak öncü misina (leader) şart bu
avın skorunu ve şansını oldukça arttırıyor.
Salmo Trutta Abanticus (Tontonese, 1954) Ülkemizde sadece Abant
gölü, Yedigöller ve çevresindeki kaynaklarda yaşayan endemik bir formdur (Emre
ve Kürüm, 1998). Genel özellikleri bakımından dere alabalığına benzeyen, dere
alabalığının Abant gölünde izole olmuş bir varyetesidir (Çelikkale 1994).
Her ülkenin kendine özgü coğrafik ve iklimsel koşullarına uyum
sağlayabilen endemik canlı türleri bulunabilmektedir. Yurdumuzda da Abant
gölünde, Yedigöller ve civarındaki derelerde bulunan ve yaşadığı bu bölgeye
adapte olan Abant alabalığı (Salmo trutta abanticus) korunması gerekli olan
önemli endemik türlerimiz arasında yer almaktadır. Abant alabalığı endemik
olduğu bölgede, doğal yumurtlaması yanında Çevre ve Orman Bakanlığına bağlı
alabalık üretme istasyonlarında yapay üretimi de yapılmakta olup doğal
populasyon desteklenmektedir.
Bu işlere heveslenen arkadaşlarım, kardeşlerim ve abilerim o
tertemiz yüreğinizi emeğe saygıyla, sevgiyle ve adamlıkla doldurmadığımız
sürece sadece ve sadece 'ses' çıkartırsınız onunda adı müzik olmaz bilmem
anlatabildim mi?
Edebiyle avlanan avına ve avlağına saygı duyan değerli dostlara
Rast gelsin...